top of page

Makale

Marka Hakkına Tecavüz Kapsamında Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu'nun Değerlendirilmesi

31.01.2017 | Av. Kemal Erez 

10.01.2017 tarihinde Resmi gazetede yayınlanan 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile Marka, Tasarım, Patent ve Faydalı Model hakları tek kanun kapsamında koruma altına alınmıştır. Daha önceden de olduğu gibi bu haklardan sadece Marka Hakkına tecavüz fiillerinden bazıları cezai yaptırıma sahiptir. Patent, Tasarım ve Faydalı model hak ihlallerine karşı cezai yaptırım bulunmamakla birlikte sadece hukuk davaları açılarak tecavüzlerin önlenmesi, giderilmesi ve tazmin edilmesi sağlanmaktadır.

 

6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 30. Maddesi Marka Hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümleri açıklamaktadır. Bu madde ile cezai yaptırım getirilen yeni filler olduğunu görmekteyiz. 556 Sayılı KHK uyarınca sadece “başkasına ait marka hakkına iktibas ve iltibas sureti ile tecavüz ederek mal veya hizmet ÜRETEN, SATIŞA ARZ EDEN veya SATAN kişi hakkında” cezai yaptırımlar mevcut iken yeni kanunda bu fiiller arttırılmış ve tek tek sayılmıştır.

 

6769 Sayılı Kanunun 30. Maddesi uyarınca Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek;

 

Mal Üreten: Üreten kavramı eski kanunda da mevcut idi, bu kanun kapsamında yine kanun metninde yer aldı. Böylece taklit markalı mal üreten kişi aleyhine cezai yaptırım öngörülmüştür.

 

Hizmet Sunan: Eski Kanun metninde “Hizmet” kelimesi geçmekte ise de uygulamada “hizmet satmak veya üretmek” fiillerinin açıkça anlaşılamaması sebebi ile başkasına ait marka ile hizmet sunan kişiler aleyhine cezai yollara başvurmak mümkün olmuyordu. Bu yöndeki taleplerin tamamına yakını “hukuki ihtilaf” olarak görülerek cezai yönden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararlar veriliyor idi. Ancak yeni kanun metninde açıkça “Hizmet Sunan” kavramı belirtiliyor. Bu duruma Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek Hizmet Sunan kişi aleyhine cezai yaptırım uygulanacaktır. Yapılacak başvurular neticesinde uygulamada adli makamların nasıl karar vereceklerini göreceğiz ancak kanun maddesinden anlaşılan tescilli bir marka adı altında izinsiz hizmet sunmak fiilidir. Örneğin cep telefonu markalarının isimlerini kullanarak, “XXX Yetkili Servis” tabelası kullanılarak telefon tamir işlemleri yapan yerler, Araba markalarını kullanıp sanayi sitelerinde “XXX Yetkili Servis” tabelası altında hizmet sunan yerlerin kapsam içerisine girmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca tanınmış bir restoranın ismini iltibas yolu ile değiştirip kullanan diğer restoranların da bu madde kapsamına gireceğini düşünüyoruz. Örneğin tescilli bir marka olan “Room and Rumours” isimli restoran ismini iltibas yaratacak şekilde kullanarak hizmet sunacak “Room and Rimous” isimli iş yeri sahibi de cezai yaptırım ile karşı karşıya kalabilir.  Kanun maddesi gerekçesinde bu konu hakkında ayrıntılı bir açıklama olmadığı için uygulamada verilecek olan kararlar bize yön gösterecektir.

 

Satışa Arz Eden veya Satan: Bu fiiller eski kanun kapsamında da suç sayılan fillerdendir. Taklit markalı mal satan kişiler ve satışa arz edenler aleyhinde cezai hükümler uygulanır. Bir iş yeri sahibinin vitrininde sergilenmekte olan taklit markalı ürünlerin satış amaçlı olarak orada bulunduklarından şüphe yoktur. Bu sebeple satışa arz fiili ile satış fiilinin cezai yaptırım anlamında bir farkları yoktur.

 

İthal ya da İhraç Eden: Bu fiiller eski kanun kapsamında suç olarak sayılmamış olsalar dahi bazı yargı çevrelerinde İhracat işlemi “SATIŞ” kapsamında değerlendirilerek yurt dışına ihracat yapan firmalar aleyhine cezai yaptırımlar uygulanmakta idi. Ancak Yurt dışından Türkiye’ye ithal edilen malların gümrük müdürlüklerinde yakalanmaları sonucunda malın ithalatçısı aleyhine yapılan cezai şikayetler kabul edilmemekteydi. Eski kanun uyarınca taklit markalı ürünleri ticari amaçla satın almak suç kapsamında olmadığı için ithal edilen ürünlerin Gümrüklerde yakalanmaları halinde sadece Hukuk Mahkemelerinde dava açarak İhtiyati Tedbir kararları almak ve bu yolla taklit mallara el koymak mümkündü. Hukuk Mahkemesinde dava açıp karar alma sürelerinin uzunluğu ve ihtiyati tedbir kararı alabilmek için yatırılması gereken teminat bedellerinin ağırlığı hak sahibi markaları zor durumlarda bırakmakta idi. Yeni Kanun açık olarak ithalat ve İhracat fiillerini suç kapsamına aldığı için artık Gümrük Müdürlükleri tarafından durdurulan taklit ürünler aleyhine kolayca cezai şikayetler yapılabilecek ve taklit markalı malları ithal eden veya ihraç eden firmalar aleyhinde ceza davaları açılabilecektir. Bu süreç taklit markalı ürünlere el koyma sürecini de hızlandıracaktır.

 

Ticari Amaçla Satın Alan: Marka taklidi ürünleri satın almanın suç olmamasından faydalanan ticari işletmeleri veya tacirleri engellemek amacı ile koyulmuş yerinde bir hükümdür. Telefon aksesuarı satışı yapmakta olan bir işletmenin toplu olarak taklit telefon bataryası satın alması suç kapsamına alınmıştır. Telefon aksesuarı ticareti yapan bir firmanın satın almış olduğu ürünleri satışa sunacağı hayatın olağan akışı gereğidir. Bu sebeple yeni kanun satış fiilini engellemek amacı ile ticari amaçla satın alma fiilini de suç kapsamına sokmuştur.

 

Ticari Amaçla Bulunduran veya Depolayan:  Kanun Koyucu taklit markalı ürünün herhangi bir şekilde ticari faaliyete konu olmasını engellemek amacı ile ticari amaçla bulundurmak ve depolamak fiillerini de madde kapsamına almıştır. Eski kanunun yürürlükte olduğu dönemde görülen birçok davada, ele geçen taklit ürünlerin depoda veya işyerinde satışa arz edilmemiş halde bulunması sebebi ile beraat kararları verilmiştir. Söz konusu ürünlerin ticari amaçla depolanmış oldukları ve satışa arz edilecekleri konusunda herhangi bir şüphe olmasa da kanun kapsamında depolamak ve bulundurmak fiilleri suç olarak sayılmamış olduğu için bu kararlar çıkmıştır. Yeni kanun ile bu sorun da ortadan kaldırılmıştır.

 

Ticari Amaçla Nakleden: Özellikle Gümrük Müdürlüklerinde transit geçiş esnasında yakalanan taklit markalı mallar aleyhine hukuk veya ceza davaları açılması ve mallara el koyulması büyük bir sorun yaratmakta idi. Transit malların gerek göndericisi ve gerekse alıcısı Türkiye dışında bulundukları için davalara muhatap bulunamamakta ve Türkiye’nin de taraf olduğu TRIPS anlaşması gereği malların imha edilmesi için malları nakleden taşıyıcı firmalara dava açılmakta idi. Ancak yerleşik Yargıtay kararları gereğince nakledicilerin bu davalara taraf olması doğru değildir. Kanuna eklenen bu madde ile taşıyıcı firmalar aleyhine de dava açılması mümkün hale gelmiştir. Ancak uluslararası taşıyıcılar mevzuatı gereğince sorumlulukları olmayan taşıyıcılara bu kanun ile verilen sorumluluk birbiri ile çelişmektedir. Bu durumda nasıl bir yol izleneceğini uygulamada verilecek olan Mahkeme kararlarında göreceğiz.           

             

Bu madde gümrükler dışında yurt içinde taklit markalı malları nakleden kişiler için de geçerli olacaktır. Emniyet güçlerinin yaptıkları birçok yol kontrolünde faturasız taklit mallar kamyonlarda veya araçlarda yakalanmaktadır. Faturasız oldukları için mal sahibinin tespit edilememesi durumunda dava açılacak muhatap bulunamamaktadır. Ancak yeni kanun uyarınca artık nakleden kişiler aleyhine de ceza davası açılabilecektir.  

 

Yukarıda sayılan fiilleri işleyen kişiler bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

 

Ayrıca yukarıda sayılan fiiller dışında gerek eski kanun gerekse yeni kanun uyarınca aşağıda belirtilen fiiller suç kapsamı içerisindedir;

 

  • Marka koruması olduğunu belirten işareti mal veya ambalaj üzerinden yetkisi olmadan kaldıran kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

 

  • Yetkisi olmadığı hâlde başkasına ait marka hakkı üzerinde devretmek, lisans veya rehin vermek suretiyle tasarrufta bulunan kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

 

Hızlı İmha Prosedürü

 

Uygulamada marka işlemleri sebebi ile yaşanan sorunlardan bir tanesi de ele geçen ürünlerin depolanması sorunlarıdır. Özellikle Gümrükte ele geçen ürünlerin depolanması sebebi ile Gümrük Müdürlükleri oldukça sıkıntılar yaşamaktadır. Gümrük dışı işlemlerde ele geçen ürünlerin adli emanette depolanması da maalesef mümkün olmamaktadır. Bu sebeple ürünler yargılamalar bitinceye kadar özel yediemin depolarında bekletilmektedir. Ele geçirilen ürünlerin depolanma süreçlerini kısaltmak için yeni kanun ile hızlı imha prosedürü getirilmiştir.

 

Kanunun 163. Maddesi;

 

Bu Kanunda yer alan suçlar sebebiyle el konulan veya muhafaza altına alınan suça konu eşyanın sayısı, ebadı veya niteliği gibi nedenlerle emanet bürosunda muhafaza edilemeyecek olması hâlinde, Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda numune alınması mümkün olan eşyadan yeteri kadar numune alınmasını müteakip geri kalan suç eşyası mahallin maliye teşkilatına gönderilir. Numunelerle birlikte elkonulan eşyanın miktarı, cinsi, ebadı gibi tüm bilgilerini içeren tutanak Cumhuriyet başsavcılığına teslim edilir.

 

Birinci fıkra uyarınca numune alınmak suretiyle mahallin maliye teşkilatına teslim edilen suça konu eşyanın, zarara uğraması veya değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı ya da muhafazasının ciddi külfet oluşturması hâlinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hâkim, kovuşturma aşamasında hükümden önce mahkeme tarafından imhasına karar verilir. İmha işlemleri Cumhuriyet savcısının başkanlığında maliye teşkilatınca oluşturulan üç kişilik komisyon huzurunda yapılır ve buna dair tutanak tanzim edilir.

 

Bu maddenin nasıl uygulanacağını bizde merak etmekteyiz, uygulamada el koyulan ürünler emanet bürosunda yer olmaması sebebi ile doğrudan yediemin depolarına gönderilmekte idi. Bu kanun gereği ürünler mahallin maliye teşkilatına gönderilecek ve bilirkişi raporu alındıktan sonra ürünler dava sonucu beklenmeksizin imha edilecektir. 

bottom of page