Kişisel veri paylaşmanın modern yaşamın bir gerçekliği haline gelmiş olduğuna şüphe bulunmamaktaysa da yapılan araştırmalara göre halen çok az sayıda internet kullanıcısı kişisel verilerinin ne şekillerde işlendiğinin farkındalar.
Kişisel verilerin işlenmesi tabirinden sadece büyük şirketlerin gerçekleştirdiği faaliyetler anlaşılmamalıdır. Şirketlerin bize ürün veya hizmet sunmaları sırasında kişisel veri işlendiklerine şüphe bulunmasa da kişisel veriler sadece diğer şirketlerle ya da biz tüketicilerle olan ilişkileri sırasında değil; bir çalışanı işe almaları sırasında, onları kameralar aracılığıyla gözlerken, internet siteleri üzerinden bir satış gerçekleştirdiklerinde, ofislerine girişte misafirlerin bilgilerini alırlarken de işlenmektedir.
Bireyler olarak bizler de artık sadece belirli durumlarda değil, yaptığımız her harekette kişisel verilerimizi paylaşmaktayız; gün içinde sağlığımız için adımlarımızı ne yönde attığımızı takip eden akıllı telefonumuzda, binaya girerken güvenlik amacıyla yerleştirilmiş kameraların kayıtlarında, telefon görüşmelerimizde, her elektronik posta attığımızda, yeni bir çift ayakkabı almak için bir alışveriş sitesine sadece bakarken dahi çok çeşitli kişisel veri yaymaktayız.
Kişisel verilerimizin bilgimiz olmadan işlenmesi veya bir dolandırıcılık aracı olarak kullanılması, çalınması veya haberimiz olmayan şirketlerle paylaşılması mümkündür. Kişisel verilerinizi sıradan bir işlemin gerçekleştirilmesi amacıyla sunduğunuzu zannederken kişisel verilerinizin beklemediğiniz amaçlar için kullanılması her zaman gerçekleşebilecek bir tehlikedir. Bu tür durumların önüne geçilebilmesi en nihayetinde alışkanlıkların değiştirilmesinden geçmektedir, örneğin Avrupa’da veri koruma konusunda gerçekleştirilmesi amaçlanan değişiklikler göz önünde bulundurularak 2015 yılında yapılan anketlerde ankete katılan beş kişinin sadece biri girdikleri sitelerin gizlilik sözleşmelerini okuduğunu belirtmiştir.
Ülkemizde kişisel verilerin korunmasına yönelik ciddi adımlar atılırken henüz kişisel veri ve ilgili terimlerine ilişkin bilgi sahibi olunamadığını varsaymak yanlış olmayacaktır. Hâlbuki Anayasal bir hak olan kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı azımsanamayacak bir öneme sahiptir. Özellikle çevrimiçi gezinmelerimiz anbean izlenirken özel hayatımızın gizliliğinin ihlal edilip edilmediğini bilmeli, haberimiz olmayan şekilde kişisel verilerimizin işlenmesinin önüne geçebilme hakkına sahip olabilmeliyiz. Bu bilinç, kişisel verilerimizin kolaylaştırılmış ve ucuz bir reklam yapma aracı olarak görülmesinin önüne geçebilmemizin tek yolu olacaktır. Nitekim yukarıda belirtilen anketlerde katılımcıların dörtte beşi çevrimiçi olarak sundukları veriler üzerinde kontrol sahibi olamadıklarını hissini taşıdıklarını belirtmişlerdir. Hiç şüphesiz bu oranlar 25 Mayıs 2018’de yürürlüğe girecek olan Genel Veri Koruma Tüzüğü’nün çok ses getirmesi ve vatandaşların daha da bilinçlendirilmesi için verilmiş olan çaba ile artmışsa da ülkemizde bu tür bir artış kesinlikle zaman alacaktır.
Bu sebeple internet üzerinde işlenen kişisel verilere yönelik hazırladığımız infografiği aşağıda bulabilirsiniz.
Comments