top of page

Makale

iTaksi Sistemi ve Temel Haklar

26.07.2017 | Av.  Serhat Turan & Av. Anıl Can Alpyılmaz

Son günlerde büyük yankı uyandıran iTaksi uygulamasının görüntü kaydı yapan bir sisteme sahip olduğunun ortaya çıkmasıyla birlikte bu uygulamayı dünyadaki benzerleri ile karşılaştırarak özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması anlamında yakından incelemekte fayda olduğunu düşündük.

Taksilerdeki “dashcam” denilen ve taksinin ön kısmında monteli durup taksinin dışını çeken kameralardan farklı olarak içeriyi çeken kameraların beraberlerinde getirdiği tartışmalar yıllardır süregelmekte ve halen çözülebilmiş değillerdir. Bu alandaki ilk tartışma özel hayatın gizliliğine bir ihlalin var olup olmadığına yöneliktir; her ne kadar kamu güvenliği amacıyla özel hayatın gizliliğinin ihlal edilebilmesi söz konusu olabilecekse de bu iki hakkın dengesi dikkatli bir şekilde belirlenmelidir.

Yalnızca son zamanlarda yaşanan terör olaylarında kullanılması ile değil; özellikle metropollerde trafikte sık sık gerçekleşen kural ihlalleri, bitmeyen araç yoğunluğu, yol çalışmaları, sıcak hava ve sinir eşiğindeki insanlar trafiğin karşısında günlerinin büyük bir kısmını böyle bir ortamda geçiren taksicilerin hem mağdur hem de şüpheli olarak çeşitli suç ve kabahatlere (Bkz. Google’daki son bir yıldaki taksici şiddetine ilişkin başlıklar) sıklıkla konu olmaları tüm ülkeleri bu konuyla ilgili çözüm arayışına itmiştir.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni çözümler üretilmiş ve sonuçlar alınmaya başlanmıştır. Örneğin, 2006 yılında İngiltere’nin Sheffield kentinde yapılan pilot araştırma kapsamında bazı taksilere takılan kameraların suç oranını düşürdüğünü, yedi yolculuktan birinde suç teşkil eden bir durum yaşanırken artık yüz yolculuktan birinde böyle bir durum yaşandığını ortaya koymuştur. Özellikle araştırmada yalnız başına yolculuk eden kadınların kendilerini daha rahat hissettikleri sonucu ortaya çıkmıştır.

 

Sadece suç teşkil eden hareketlerde değil, bazı ülkelerde kayıp eşyaların iade edilme oranının da arttığı görülmüştür. Abu Dhabi’de 2014 yılında kayıp eşyaların iade oranı %14’ken kameralı sisteme geçilmesiyle 2016 yılında %60’a çıktığı görülmüştür.

 

Taksilerdeki “dashcam” denilen ve taksinin ön kısmında monteli durup taksinin dışını çeken kameralardan farklı olarak içeriyi çeken kameraların beraberlerinde getirdiği tartışmalar yıllardır süregelmekte ve halen çözülebilmiş değillerdir. Bu alandaki ilk tartışma özel hayatın gizliliğine bir ihlalin var olup olmadığına yöneliktir; her ne kadar kamu güvenliği amacıyla özel hayatın gizliliğinin ihlal edilebilmesi söz konusu olabilecekse de bu iki hakkın dengesi dikkatli bir şekilde belirlenmelidir. Nitekim kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların rızaları olmaksızın ses alma cihazıyla kaydedilmesi Türk Ceza Kanunu’nun “Özel hayatın gizliliği” başlıklı 134. maddesi bakımından suçsa da kamu güvenliğinin gözetilmesinin özel hayatın değeri karşısında ne zaman daha kıymetli olduğunun sınırı dikkatlice çizilmelidir.

Bilindiği üzere özel hayatın gizliliği kavramı evrilmiş ve yanında kişisel verilerin korunmasıyla ilgili tartışmalar almış bulunmaktadır. Kişilerin belirlenebilir olması durumunda video kayıtları kesinlikle kişisel veri niteliğindedir. Sadece video ve ses kaydı yapan kameralardan farklı olarak, “akıllı şehir” konsepti içerisinde geliştirilen taksi servisleri; konum bilgisi, telefon numarası ve isim bilgilerini gerek anonim olarak gerekse olduğu gibi alabilmektedirler. Böyle bir verinin hukuka uygun olarak alınması hususunun yanı sıra verinin saklanması ve paylaşılması anlamında büyük riskler bulunmaktadır.

Dünyadan benzer örnekler...

Aynı sistemlerin bulunduğu Londra, İngiltere’de sistemin nasıl uygulanacağı alenen halka duyurulmuş olup sistemin kurulmasında dikkat edilmesi gereken hususlar açıkça belirtilmiştir. Montaja ilişkin belirlenmiş hassas kuralların yanı sıra kaydın şifrelenmiş sisteme yapılması, sadece belirtilen amaçlarla kullanılması, asla CD ve benzeri taşınır bir sisteme kaydedilmemesi, sistemin kendi kendisini silecek şekilde ayarlanmış olarak her 28 günde bir silme işlemini gerçekleştirmesi, ses kaydının ancak panik butonuna basılmasıyla başlaması, araçlara bilgilendirme amaçlı tabela/ilanların yapıştırılması kural olarak öngörülmüştür. Bir kişinin kayıtlara başvuru yapabilmesine olanak sağlanıyor olsa da bu durum ancak kişiler kayda alındıysa mümkündür. İrlanda'da ise ses kaydının her şekilde yasak olduğu, kaydın da aksine bir karar yoksa ayrıca kullanılması gerekmezse 24 saat içinde silinmesi gerektiği öngörülmüştür.

İngiltere’deki düzenlemede asıl dikkat çeken nokta ise veri sorumlusunun kameraların takılmasına karar veren ve aracı kullanan şirket, organizasyon, kişi olarak belirlenmesidir. Veri sorumlusu kişisel verilerin nasıl toplandığı ve işlendiği hususunda en yüksek sorumludur dolayısıyla görüntünün nasıl kaydedildiğini ve kullanıldığını, hangi durumlarda görüntülerin paylaşılabileceğini belirler. Kişisel verilerin işlenmesi bakımından denetim kurumu olan The Information Commissioner’s Office (ICO) ise gizlilik ve veri koruma kanunlarına uyumluluğun dayatılmasında resmi yasal kurum olarak belirlenmiştir ve veri sorumlusunun bu kuruma işleme faaliyetiyle ilgili detayları bildirmesi gerekmekte, oluşabilecek ihlaller bakımından ise veri sorumlusunun sorumlu olacağı belirtilmektedir. Düzenleme, ilgili görüntülerin uzaktan kaydedilmesi ve/veya yönetilmesi anlamında veri sorumlusunun çalışanı olmayan bir hizmet sunucusunun kullanılması açısından ise bu kişi veri işleyen olarak hareket etmelerini öngörmektedir.

Ülkemizde yakın zamanda geliştirilen iTaksi ve aynı zamanda birkaç yıldır var olan BiTaksi, Uber ve benzeri servislerden farklı olarak var olan ticari taksileri bir ağ üzerinde toplamaktadırlar. Her ne kadar özel bir kuruluş olan BiTaksi’ye üyelik tamamen keyfi olsa da iTaksi servisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Ulaşım Koordinasyon Merkezi’nin sitesinde bulunan (UKOME25.06.2009 tarihli 2009/3-13 kararında bulunan Ticari Taksi ve Taksi Dolmuş Yönergesi 12. maddesinde belirtildiği üzere her takside bulundurulmak zorundadır.

Taksilerde bulunması gereken Elektronik haberleşme/ödeme sistem ve ekipmanları aşağıda belirtilmiş̧ olup söz konusu sistemle ilgili her tür tasarruf, düzenleme ve işletme yetkisi Büyükşehir Belediyesi’ne aittir.

Henüz ilk aşamada taksilerin tümüne taksi otomasyon ve yönlendirme sistemi kurulmamış olsa da sistemin zamanla tüm şehirde uygulanması planlanmaktadır.

Kamera kaydı alınmasını zorunluluk olarak öngörmeyen BiTaksi’den farklı olarak iTaksi bakımından bazı haber kaynakları görüntülerin hep kaydedileceğini iddia etmiştir fakat yukarıda belirtilmiş Yönerge madde 12/1-f’de “Pasif durumda bulunan araç içi güvenlik kamerası yolcu veya şoför panik butonuna basıldıktan sonra aktifleşecektir” diye belirtilmektedir. iTaksi internet sitesinde de bu konuda karmaşıklık bulunmaktadır nitekim “iTaksi kamerası sadece görüntü kaydeder” şeklinde ifade edilmiş fakat görüntü kaydının ne zaman yapıldığı tam olarak belirtilmemiştir. Öte yandan “Kamera kayıtları özel hayatın gizliliğini ihlal ediyor mu?” sorusuna cevap olarak “Son bir haftaya ait kamera kayıtları, kimsenin ulaşamayacağı şekilde, iTaksi cihazında şifrelenmiş halde tutulur. Bu aşamada sadece görüntü kaydı yapılır” denmekte, bu da “Kamera kaydının pasif halde de yapıldığı” şeklinde bir anlam ifade etmektedir. Halbuki tarafımızca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yaptığımız başvuruda ilgili sitelerinde bulunan Taksi ve Taksi Dolmuş Taşımacılığı Yönergesi’nin güncel olduğu belirtilmiş, dolayısıyla pasif halde kamera kaydı yapılmadığı kural olarak kabul edilmiş bulunmaktadır.

Yazarın notu: iTaksi internet sitesindeki "Kamera kayıtları özel hayatın gizliliğini ihlal ediyor mu?" sorusunun cevabı çok yakın zamanda "Yolcuların ve şoförlerin güvenliği için araçlarda ses kaydı olmaksızın kamera ile görüntü kaydı yapılmaktadır. Bu kayıtlar üçüncü kişilerin erişimine tamamen kapalı olarak araç içerisindeki cihazda şifrelenmiş ve kriptolu bir halde tutulur. Kayıtlar sadece, adli olayların araştırılması ve suçların aydınlatılabilmesi için emniyet birimlerine iletilir." olarak değiştirilmişse de halen özel hayatın gizliliği hakkına ilişkin kaygıların giderilmiş olduğu söylenemez.

Kişisel Verilerin Korunması?

Kişisel verilerin korunması kanunu anlamında değerlendirdiğimizde ise, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) veri sorumlusu konumundadır. Türkiye’deki sistem incelendiğinde iTaksi sisteminde açıkça hizmetin İBB tarafından sunulduğu, şartlarının iTaksi tarafından belirlendiği görülmektedir, sistemin bütün işlerliği İBB’nin yönetiminde gerçekleşmektedir yani veri sorumlusunun kişisel verileri işlemesi konusunda uyması gereken bütün idari ve teknik tedbirler İBB açısından geçerli olacaktır. Yeni ortaya çıkan bu sisteme duyulan en büyük kaygı da bu yöndedir, bir devlet kuruluşunun tüm vatandaşlarının yolculuklarını izlemesinde, cihazlarda yolculara ait görüntüleri, sadece belirtildiği gibi “Panik durumlarında Taksi Yönetim Merkezi’nde, güvenliği sağlamak için bulunan emniyet personellerine” aktarılıp aktarılmayacağı şüphe uyandırmaktadır. Özellikle ülkemizde böyle bir tekelin özel hayatın gizliliğine doğrudan ihlal yaratan bir ortam olmaması açısından bir engeli bulunmamaktadır. Özellikle 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun istisnalar başlıklı 28. maddesi düşünüldüğünde bir kamu kurumunun kişisel verilere bu şekilde ulaşabilmesinde önünde engelleyici hiçbir denge faktörü kalmayacaktır.

Yakın zamanda iTaksi sitesinde yapılan güncelleme ile ses kaydı alınması planlanmışken artık ses kaydı alınmayacağı, araçlara yerleştirilen tabletlerde “Ses kaydı olmaksızın görüntü kaydı yapılmaktadır” yazacağı bildirilmişse de halen görüntü kayıtları açısından gerekli güvenli tedbirlerinin ve tampon niteliğindeki temel hak ve özgürlüklere ilişkin dengelemenin var olup olmayacağı şüphelidir.

İngiltere’deki düzenlemede ayrıca kamera sisteminin araca binilmeden uyarılarla kapılara yerleştirilmiş bilgilendirme ilanlarına (“Signage”) yer aldığı görülebiliyor olsa da bizim taksilerimiz açısından böyle bir durum en azından şimdilik bulunmamakta, kişisel verilerin elde edilmesi bakımından bireylere herhangi bir bilgilendirme yapılmamaktadır. Nitekim açık rızanın alınması anlamında en baştan sakat olan bu sistemdeki hukukiliğin dayanağı da belirsizdir.

 

Rekabet hukuku ve ülkemizdeki start-up kültürü açısından...

iTaksi kamera sistemindeki belirsizliklerin özel hayatın gizliliğine karşı oluşturduğu tehdidin yanı sıra dikkat çeken bir başka husus ise Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ikinci maddesidir. Kanunun kapsamını belirten ikinci madde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüs olarak belirlenmiştir. Nitekim kanunun ilgili maddeye ilişkin gerekçesinde “Teşebbüslerin kamu kurumlarına veya özel kişilere ait olmasının önemi yoktur. Her ne kadar rekabet hukukunda da kamu yararı ve kamu düzeninin korunması amaçları ön plana çıkıyorsa da genel ekonomik menfaatlere hizmet etmekle görevlendirilmiş teşebbüslerin bu görevlerini yerine getirmelerinin rekabet kurallarıyla çatışmaması gerekir” diye belirtmektedir. O halde iTaksi otomasyon sisteminin bütün İstanbul’da yayılmasının zorunlu tutuluyor olmasının BiTaksi açısından rekabet kurallarıyla çatışacak bir durum yaratması da mümkündür. Özellikle bu tür sistemlerde taksicilerden belirli bir miktarda komisyon alınırken tamamen yayılması zorunlu tutulan bir sistemin özel bir kuruluşa karşı elde edeceği karın rekabet hukukuna uygunluğu tartışmalıdır. En nihayetinde iTaksi’nin zorunlu olarak kullanılmasının BiTaksi’nin var olabilmesinin önüne geçeceğinde şüphe bulunmamaktadır. Yine de konuyu rekabet hukuku konusunda uzman kişilerin değerlendirmesinde fayda olacaktır. Fakat ne olursa olsun, ülkemizden neden dünya çapında start-up'ların çıkamıyor olduğu sorusunu da ister istemez akıllara getirecektir.

Suçun oluşmasının önüne geçilmesi, genel kamu düzeni, suçun kovuşturulmasının sağlanabilmesi bir toplum açısından son derece önemli olgular olsa da temel hak ve özgürlüklerin tehlikeye uğradığı her durumda hakkın ne derece ihlal edilebileceği sınırları keskinlikle çizilerek belirlenmeli, bu kurallar son derece açık olmalıdır. Bu açıklığın getirilmesi ise ancak kurum ve kuruluşların izledikleri politikalar açısından daha açık ve net olmalarından geçmekte, kişisel verileri işlemeleri bakımından amaçlarını basit bir “Sıkça Sorulan Sorular” başlığıyla değil, adım adım belirtilmesinden geçmektedir.

Av. Serhat Turan & Av. Anıl Can Alpyılmaz

bottom of page